İslam görünen ve görünmeyen tüm putlara savaş açtı…”Lat, Menat, Uzza” görünen putlardı bir bir yıkıldı… Şirk, yerini tevhide bıraktı… Görünmeyen putlar da görünen putlar gibi yıkılmalıydı… İnsanın dışına hâkim olan tevhid iç dünyasını da sarmalıydı…“Mal hırsı” görünmeyen putlardan biri… Sarmış bulunmaktadır insanlık âlemini… Devirmektedir kişilikleri… Devşirmektedir nifak ilişkisini… “İnsan mala karşı çok hırslıdır” ayeti ikaz eder mala ilgi duyan herkesi…
İslam, “mal terbiyesi” verir insanlara… Malı nasıl kazanacağını öğretmez ama mal kazanmada hangi kurallara uyulması gerektiğini gösterir… Malı “amaç” görenlere dünyanın geçiciliğini hatırlatır ve malın asıl mutluluk için sadece bir “araç” olduğunu bildirir… Malın kendisini kazanmak mutluluk sebebi değildir… Malın kendisi için kazanıldığı şeyler mutluluk vesilesidir… İslam, insanın “mal kazancı” için çalışmasını öğütler ama “malın insanı kazanmaması” için engeller koyar…
İnsan, mala mal edildiği, malına göre değer bulduğu zaman mal olması gereken konumun dışına çıkmış demektir… İnfak, malı olması gereken konumda tutmaktır… Onun için Mekki ayetlerin ilk konusu ve ilk farz “infaktır”… İnfak, malın insana malik olmaması için vardır… “Biri yer, biri bakar, kıyamet bundan kopar” sözü yer bulmasın diye infak edilir… İnfak mala bağlılığı ve mala bağımlılığı bitirir… Vahiy insana mal terbiyesi verir… Mal, para terbiyesi almamış kişilerde infakın yerini nifak alır… İnsanlara vereceği yerde onlarda olana göz diker… İnfak malı harcamak, nifak mal yolunda harcanmaktır… İnfakı olmayanın nifaka tutulacağı muhakkaktır…
İslamın mal terbiyesinde hak yememe, hak yedirmeme, yardımlaşma, dayanışma ve ölçülü çalışma esasları vardır… Sömürü ve istismar Kur’an dilinde Allah ve resulüne savaş açmaktır… Tüm kavimleri helak eden refah hastalığıdır… Yani mal tutkusu, mal bağımlılığı ve bunun getirisi olan şımarıklıktır… Mal terbiyesi almayanlar, değerlerini mala endekslerler, lüks ve israf peşinde koşarlar, “mal benim istediğim gibi yerim” havasında olurlar… İslamın zekât, infak, sadaka, karz, gibi emir ve tavsiyeleri insanı malın kirliliğinden arındırmak içindir…
Saf suresinde malla cihad, canla cihattan önce gelir… Ayette malın cana öncelenmesi, malın insan canından daha değerli olmadığını ve can için malın feda edilmesi gerektiğini göstermektedir… Ama maalesef aynı ayet bizlere şu acı gerçeği de anlatmaktadır: “Mal insana canından daha sevgilidir…”Mala insan canından daha değer verenler, birkaç kuruş için insan canına kıyıyorlar, şahsiyetlerini paraya değişiyorlar, savaşlar çıkarıyorlar, emeği sömürüyorlar, daha çok kazanmak için harama kaçıyorlar… Hâlbuki mal cana hizmetkârdır, değilse hezimetler yaşatması kaçınılmazdır…
400 Milyarlık bir arabaya binen biri evinde, iş yerinde 400- 500 milyona bir işçi çalıştırıyor ve vicdanen rahatsızlık duymuyorsa malın adamlıktan ettiklerinden olmuş, mal vicdanı silmiş süpürmüş demektir… Bu duruma benzer ne zulümler yaşanıyor, bu “malın ilahlaştırıldığı” dünyada… “Vahyin para terbiyesinden geçmemek hayata zulüm ekmektir…”
İnsanın mal tutkusu işlenir Kur’an’da… Mekki surelerde mal tutkusu yerilir, Medeni ayetlerde ise mal terbiyesi verilir… Malın Karunlaştırdıklarından olmamak için vahyin verilerini kanunlaştırmak gerek…
18.09.2013
Yorum Yazın