PKK/HDP/BDP’NİN DERDİ KOBANİ DEĞİL İÇ SAVAŞ BAŞLATMAK
— 8 Ekim 2014
27
Elbette Kobani halkının kanı kanımız, canı canımız, namusu namusumuzdur. Onlara saldıran İşid düşmanımızdır. İşid’in islamla hiçbir alakası yoktur. Beş vakit namaz kılsalar da bizim gözümüzde fitnecidirler, “ıslah” adı altında “ifsad” eylemi yürüten zalimlerdir. İşid tamamıyla bir batı oyunudur. Herkes kesinlikle şuna inanmalı ki bizim de yüreğimiz Kobani için yanıyor ama herkes gibi elimiz kolumuz bağlı, çaresiz bir bekleyişteyiz.
Kışa girerken halkların evlerinden, yurtlarından sürülmesi, yok yere öldürülmeleri bize dert, keder, hüzündür. Öyle zamanlar oluyor ki “ya rab! Canımı alda bu zulümleri elim kolum bağlı seyretmeyeyim” diye dua ediyorum. Biz de insanız ve hiçbir insana zulmedilmesini asla kabul etmeyiz. Zalim kim olursa olsun karşısındayız. Ancak bir yerde yapılan zulümleri protesto edelim derken başka bir zulme girişmenin, masum insanlara sırf inançlarından dolayı saldırmanın da karşısındayız.
Doğu ve Güneydoğudaki “Hüda Par” parti teşkilatlarına saldıran ve birkaç parti müntesibinin şehadetine yol açan PKK/HDP/BDP yandaşlarının amacının Kobani olmadığı belli oldu. Etrafı yakıp yıkan, suçsuz insanlara saldıran, halka hizmet eden devlet arabalarını, özel araçları, bankaları, iş yerlerini ateşe veren, BİM, A101 gibi iş yerlerini hedef alan, yağmalayan; okulları, öğrenci yurtlarını yakıp, yıkan bu azgın güruhun önü alınmazsa ülkede iç savaş başlayacak ve halk birbirine silah doğrultacaktır.
Doğu ve Güneydoğuyu eski günlere götürmek isteyen PKK’nın, barış istemediği, Kürt halkının huzuru ve refahı için çalışmadığı açık ve net bir şekilde ortadadır. Artık kimse bizlere PKK’nın Kürt halkının haklarını savunduğunu söylemesin. Binalarına saldırılan, şehid edilen “Hüda Par”lılar Kürt değil mi? Günlerdir iş yapamayan, birçok zarara uğratılan, iş yerleri yağmalanan, bayram için getirdikleri malları satamayan, mağdur edilen binlerce esnaf Kürt değil mi?
Salahattin Demirtaş’ın sadece Atatürk büstünü ve Bayrak yakanları kınaması Hüda Par’a yapılanları tasvip ettiğinin bir göstergesidir. Zalimi lanetlerken zalimleşenlerin eylemleri lanetlenmeyi hak eder… Sokağa döktüğü kitleyi kontrol edemeyen HDP/BDP yönetimleri daha önce olduğu gibi “vur-kaç” taktiği gereği sükûnete çağıracak ve hoşgörü mesajları yayınlayacak ve olan biteni provakasyon olarak niteleyecektir. Yani ikiyüzlülüğünü her zaman olduğu gibi yine gösterecektir.
Eğer PKK/HDP/BDP Kürt halkının huzurunu gerçekten istiyorsa Doğu ve Güneydoğunun sokaklarında terör estirmesin. Eğer samimi adımlar atılmazsa, hedef gözetmeden öfke patlamaları yaşanacak ve hain eller emellerine kavuşacaklardır… Bu iç karışıklık devam ederse kimse bunun altında kalkamaz. Herkesin can güvenliği tehlikeye girer.
“Hüda Par”ı ve üyelerini koruyamayan Emniyet güçleri de sokağı ateşe veren insanlar kadar suçludur. Eğer siz halkın güvenliğini sağlayamazsanız halk kendi güvenliğini sağlamaya çalışacak ve bu da iç savaşa yol açacaktır. Yüzünü kapatan birkaç korkak serserinin kalabalıktan ve karışıklıktan istifade ederek huzura savaş açması, fitne ateşini yakması önce PKK/HDP/BDP’nin, sonra da güvenlik zafiyetinin suçudur.
Para ile tutulan, ellerine sopa ve silah verilen azgın, ahmak serseri güruhu yüzünden Doğu ve Güneydoğu’nun huzuru kaçmasın. Fitne zihniyetleri bu işten muhakkak zararlı çıkacaktır. Halk olarak bize düşen görev kendi ailemizi kontrol altına almaktır. Herkes çoluk çocuğuna sahip çıksın. Gerekirse sert önlemler alsın. Bu saldırılar sadece ve sadece akıl yitikliği ve vicdan bunalımıdır.
Artık istikrarı yakalamış bir Kürdistan’da silah değil söz konuşsun, nefret değil sevgi konuşsun. Artık Kürdistan huzura kavuşsun.
PKK’nın “Hüda-Par”a saldırması islam’a ve Müslümanlara savaş açtığının ve İslam düşmanı olduğunun açık ve net delilidir. İşid ile hiçbir bağlantısı olmayan “Hüda Par”a saldıran bu azgın güruh asıl amacını belli etmiştir. Doğu ve Güneydoğu’nun PKK/HDP/BDP yönetiminde olması halinde İslami faaliyetlerin hiçbirine izin verilmeyeceği ve islam’ın tamamıyla susturulacağı bu olaylarda daha iyi anlaşılmıştır.
Herkes bunu iyi bilmeli Kürt halkı müslümandır. Batı ve işbirlikçilerinin İşid saldırıları ile hedefledikleri asıl şey; Kürtleri dinsizleştirmek, Kürtleri din ile karşı karşıya getirmektir… Son birkaç gündür Kürdistan’da yaşanan olumsuz hadiseler, İslami camialara saldırmalar bu planın başarılı olduğunun kanıtıdır.
Can gidince dünya hayatı biter ama din giderse sonsuz hayat cehenneme döner… Ne can gitsin ne de canan. Gidecekse şayet çıksın artık aramızdan lanetli şeytan.
Sokak serseriliği yapmakla Kobani’nin kurtulmayacağı, devletin de sokak gösterilerine göre dış siyasetini değiştirmeyeceği aşikârdır.
Bugün sokakları ateşe verenler, zamanında Suriye Kürtlerine neden Esed’e karşı olmaları çağrısında bulunmadınız? Arap köyleri kimyasal ile katledilirken neden sesiniz hiç çıkmadı? Arap köylerine kimyasal atıldığında Esed’in Kuzey sınırlarını koruyan Kürt aşiretleri değil miydi? Ve bu aşiretler kendi bölgelerini koruyup Esed’ten maaşlarını almıyorlar mıydı?
Yıllarca Kürt halkına kimlik vermeyen Esed’e destek çıkan Suriye Kürtlerine neden kıyam zamanıdır çağrısında bulunmadınız. Araplar kimyasal ile katledilirken sessiz kalan sizlerin bugün sokaklarda olması bana sadece kavmi damarın kabarması olarak geliyor. Ama biz öyle değiliz Araplar katledilirken de aynı sızıyı yaşadık Kürtler katledilirken de… Çünkü biz müslümanız, ırk farkı gözetmeyiz. Dünya mazlumlarını kardeş biliriz.
İşid’in arkasındaki gücün Esed olmadığını, Esed’in arkasındaki gücün ABD olmadığını kim söyleyebilir? Esed ve ABD göstermelik olarak İşid’in karşısında duruyorlar. Esed ve ABD İşid ile Kürtleri Türkiye aleyhinde kışkırttılar… Esed’in içişlerine karışa Türkiye’nin içişlerini karıştırmayı başardılar.
Dış güçler Türkiye’nin barış sürecini bozmayı hedeflediler. PKK/HDP/BDP’nin Kobani düşerse barış süreci tehlikeye girer sözleri aslında Kobani düşsün demekti. Neden mi? Çünkü dış güçler barış süreci bitsin diye Kobani’nin düşmesi için çalışacaklar, bir yandan vururmuş gibi yapacaklar öte yandan destek yağdıracaklar.
Büyüyen Türkiye’yi küçültmeye, zayıflatmaya çalışacaklar. Malesef bu çabalara kendilerini Kürtlerin temsilci olarak görenlerde çanak tutuyorlar. Kürtlere dost görünen ABD’nin aslında Kürtlerin en büyük düşmanı olduğunu ne zaman anlayacağız? Kobani gibi Doğu ve Güneydoğu kan gölüne dönünce mi?
Ak Partiyi İşid’in işbirlikçisi gören sokak serserileri, ülkeme sığınmış yüz binlerce Suriyeli Kürt halkının kamplarda ağırlandığını ve şehirlerde yaşayan Kürt halkına her türlü devlet imkânının sağlandığını bilmiyorlar mı? Bana söyler misiniz; savaştan kaçıp gelen Kürtlere kapılarını sonuna kadar açan hükümeti hiç ilgisi yokken İşid ile işbirlikçi görmek nankörlük değil mi? Ya da mülteci Kürtlere tüm dernekleri ile her türlü yardımı yapan “Hüda par” ve “Mustazaflar Cemiyeti”ne saldırmanız samimiyetsiz ve art niyetli olduğunuzu anlatmaya yetmiyor mu?
Son olarak “Hüda Par”lı kardeşlerime seslenmek istiyorum: Kardeşlerim! Bu bir fitnedir ve bu fitnenin amacı Kürtleri dinsizleştirmeye çalışmaktır. Sizin ellerinize silahları almanızı ve nefsi müdafaaya girişmenizi istiyorlar. Sizin üzerinizden islamı kan döken din göstermek istiyorlar. Eğer silaha sarılırsanız Doğu halkı daha da dinden uzaklaşacaktır. Sizin sakin olmanız ne korkudur ne de zayıflıktır… Aksine erdemdir, şereftir, islamın bayrağını zirvelere dikmektir.
Verdiğiniz şehidler davanızın şerefidirler, cennettedirler. Siz daha iyi biliyorsunuz; büyük davalar büyük bedeller gerektirir ve bedel ödenmeden hedefe ulaşılmaz. Mekke’de kardeşlerine işkence edilirken, sahabeleri şehid edilirken “sabredin cennet var” diyen nebimizi hatırlayın. Sabredin, sükûnetinizi muhafaza edin. Zalimlerin oyunlarını boşa çıkarın. Hak olan rabbimiz nasıl ki haklıyken susan Meryem’in haklılığını kundaktaki İsa’yı konuşturarak dile getirdi ise rabbim sizlerinde mazlumiyetini, haklılığını bir şekilde dile getirtecektir.
08.10.2014
Yorum Yazın