DAVET YOLUNDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

0 84

  1. İslama davet yolunda kişiliğiniz değil kimliğiniz ön planda olmalı… Kişiliğinize değil kimliğinize çağırın. Çünkü kişilere bağlı hareketler kimliği kişilere kurban eder… Kişilere bağlı hareketler taklide gider… Kişilere bağlı hareketler kişilerin bitmesi ile biter… Tarih boyunca gelen dinin tek, elçilerin çok olması ise bize kişilere değil kimliğe bağlı bir davet yolunun seçilmesi gerektiğini anlatır… Kişiler değerini kimliklerinden alırlar… Zaten kişiyi kim eden kimlik değil midir?
  2. Davet alanınıza girenleri kişiliğinize değil kimliğinize bağlayın… Kimliğe sevdalanmanın yolunun kişiliğinizden geçtiğini de unutmayın… Kişiliğinizi kimliğinizle inşa edin… Kişiliğinizi hiçbir zaman kimliğinizin önünde tutmayın… İnsanlar ilk olarak sizi görürler kimliğinizi değil. Onun için siz kimliğinizi kişiliğinizle bedenleştirin. Böylelikle sizi görenler sizlerin şahsında kimliğinize sevdalanmış olurlar…
  3. Davet edeceğiniz fertleri hakikatin kendisine bağlayın… Okutun, eğitin, boş bırakmayın… Çünkü okumayan bireyler biter… Su almayan her canlı nasıl ki soluyorsa okumayan, eğitilmeyen, boş bırakılan bireylerde solar… Tükenir… Sloganik yetişir… Okumak su gibidir sürekli yeşertir… Gerileyen, solan, tükenen fertler görürseniz bilin ki okumaktan uzak kalmışlardır…
  4. Hakikate bağladığınız fertler sizin yokluğunuzda ya da sapmanız durumunda hakikat ile ayakta duracaklardır… Kendinizi hakikatin merkezi görmeyin ve göstermeyin… Zira sapmanız halinde sizi doğrultacak kimseler bulamayacaksınız…
  5. Kuranı bir İslam tarihi, İslam tarihini de bir davet tarihi olarak okuyun ve davet yolunda tarih boyunca nelerin kazanıldığını ve nelerin kaybedildiğini görün… İbret alın… Davetinizi tarihin tecrübeleri üzerinde sürdürün… Değilse davanızın mezarını kazmış olursunuz…

6.Davet yolunda fertleri çoğaltmayı değil kaliteyi arttırmayı esas alın… Zira hayır çoklukta değil kalitededir… Sayı azınlığına rağmen kazanılan bedir ile sayı çoğunluğuna rağmen kaybedilen Uhud kalitenin önemini gösterir… Nice az topluluklar Allahın izni ile kendilerinden çok olan toplulukları yenmişlerdir ayeti sayısal çoğunluğun başarı için şart olmadığını kalitenin esas olduğunu ifade eder…

  1. Davet yolunda davet hızına Yunus gibi yenilmeyin… Davette hız değil hazar yani temkin esastır… Hızlı olmak zorunda değilsiniz… Ama yerinde ve zamanında hareket etmek zorunda olduğunuzu unutmayın…
  2. Davet ahlakında fertlerin yanlışlarını görmekten çok fertlerin güzel yanlarına odaklanmak esas olmalıdır… Zira yanlışı olmayan insan olmaz… Belirgin yanlışları olanları atmak yerine tedavi etmek ve kullanılabileceği alana yoğunlaştırmak gerekir… Allahın Âdemi affedip peygamber etmesi bize bunu anlatır… Yanlışsız davetçi olmaz… Yanlışında ısrar eden bir davetçide kabul görmez…

9.

  1. Davet ahlakını kurandan alın… Kuran davet kitabınız olsun… Unutmayın Muhammedi başarılı kılan kuran ahlakı idi… Asrısaadeti kuran kurandı…
  2. Davette amaç hidayet olmalı firaset(öngörü) yolu izlenmeli… Zira öngörüsü olmayan bir davetçi zaman kaybeder… Öngörünün kur’ani ismi furkandır… Takvalı olanın öngörüsünü Allah verir… firaseti geçmiş tecrübelere dayanarak, samimi olarak ve kuranla birlik olarak kazanmak mümkündür…
  3. Davet ahlakında çatışmayı değil çalışmayı, kötülemeyi değil kötülüğü bitirmeyi, birinci olmayı değil ilk olmayı esas alın… İlk olmak önde hareket etmek, birinci olmak ise önder olmaya çalışmaktır… Önder olmak için önde olmak şarttır ancak önde olmakla da önder olunmayacağı bir gerçektir…
  4. Davetinizde öncelik sırası belirleyin… Öncelik sıranızı bulunduğunuz ortamın şartlarına göre ayarlayın ve zamana yayın… Zira Allah böyle bir davet üslubunu kuranı indirişinde kullandığı tedric metodunda kullanmıştır…
  5. Her bilgi ve tecrübeyi bir anda vermeye, davet edeceğiniz kişiye yüklemeye kalkmayın… Çünkü her kabın alacağı belli bir miktar vardır… Bilgi, bilinç, eylem ve tecrübelerinizi zamana yayın ve yavaş yavaş vermeye çalışın… Kişiye alacağı kadarından fazlasını verirseniz çökertirsiniz verdiklerinizi de kaybetmesine sebebiyet vermiş olursunuz… Bütün güzel yemekleri yemek nasıl mümkün değil ve zararlı ise bütün iyi davranış, doğru bilgi, bilinç ve bilince dayalı eylemleri de bir anda bir insana yükleyemezsiniz yarar yerine zarar veririsiniz… Allah kimseye yüklenemeyeceği yükü yüklemez ayeti insanın belli bir kapasitesinin olduğunu ve bu kapasitenin Allah tarafından gözetildiğini anlatır… Kuranın inişindeki verilen bilgi ve bilince bunlara bağlı olarak istenen eylemlerin miktarına bakınız… Davetinizin bir günlük bir yıllık olmadığını bilin…
  6. Bir ömür sürecek olan davetinizde insan yetiştirmeye özen gösterin… Zira kuran insan yetiştirmek için vardır… İlk insana esmaları öğretmek sureti ile şekli veren Allah’tır… İnsan yetiştirmeyi küçümsemeyin bütün peygamberlerin tek mesleği bu olmuştur… Çünkü İslam insan için gelmiştir… Önce kişiyi kazanın sonra ona kazanımlar sağlayın onu yetiştirin…
  7. Davet alanınızı geniş ancak ilgi alanınızı dar tutunuz… Yani genel davet özel ilgi metodunu kullanınız… Çünkü kuranın davet üslubu budur: “ insanlara bir uyarı, inananlara rahmet ve şifadır”…Yani birden çok kişiyle ilgilenip başarısız olacağınıza size icabet edenlere yoğunlaşın
  8. Davet hayatınızda söylemden çok eyleme önem verin… Çünkü kuran “kebura makten indallahi en tekulü me la tefalün” “yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir iştir” (saf 3) ayeti ile eylemi olmayan söylemi kınamış ve Allah katında çirkin saymıştır… Kuran neredeyse eylemi olmayan söylemin sesini kısmak istemiştir…

18.

  1. Davet alanınızdaki fertleri ileriye götüremiyorsanız bireydeki mevcudu korumaya bakın… Bireydeki güzellikleri korumaya alın…
  2. Davet ahlakında fakir zengin, soylu soysuz, yaşlı genç, erkek kadın, büyük küçük ayırımına gidilmez… Davet herkes için ve her kesim için vardır… Ancak yola gelmeyeceği belirmiş insanlarlada zaman kaybedilmez… Allahın onları uyarsan uyarmasan onlarca birdir yola gelmezler ayeti bunu anlatır… Emeğinizi verimli topraklara yoğunlaştırın… Bu verimli toprak kimi yerde köle Bilal’dir, kimi yerde soylu Ebu bekir’dir
  3. Siz davet için vazgeçilmez değilsiniz ama davet sizin için vazgeçilmez olmalıdır… Siz daveti boşlarsanız davet yaşar ama davet sizi boşlarsa siz yaşayamazsınız… Siz boşlamadıkça davetin sizi boşlamayacağını unutmayın…
  4. Davetinizde devamlılığı, kararlılığı, cesareti, nizamiliği ve ilmiliği düstur edinin…

23.

24.Ben yanlış yapmam diye davete başlamayın zira böyle bir düşünce ile girdiğiniz yolda hep düşersiniz ve yanlışlarınızı göremeyeceksiniz… Sübhanallah dediğin her bir zikirde ben yanlış yaparım demeye çalıştığını unutma… Yanlışı olmayan sadece sübhan olan Allahtır… Peşinde yürüdüğün önderinin de yanlış yapabilir biri olduğunu bil ve önderinin her bir sözünü vahiy gibi tartışılmaz görme…

25.Davetin faydası ile şahsi menfaatiniz arasında sıkışıp kaldığınızda davetin faydasını önceleyiniz…

  1. Davet ahlakınızda davetiniz tüm varlığınızın önünde olmalıdır, her şeyinizden öncelikli olmalıdır… “Kalk uyar ve rabbini en büyük gör” ayeti davadan daha büyük şeylerimizin olmaması gerektiğini anlatır…

27.

  1. Ekmek için dava emeğinden vazgeçmeyin… Unutmayın ki ekmeklerini davalarına feda edenler davalarını ekmeklerine feda edenlerden daha öndedirler… Cennetin en güzel yerini hak etmişlerdir… Oruç ekmeği davaya değil davayı ekmeğe tercih etmenin adı değil midir…
  2. Unutmayın ki davasız insan duasız insandır… Bir insanın duası davasıdır… Ne dua ediyorsanız o davayı gütmüş sayılırsınız… Dua bir insanın hayattaki beklentileridir… Hayattan ne beklediğinize bakın çünkü o hem duanız hem davanızdır… Dualarınızı küçümsemeyin çünkü dualar hayatın niyetleridir… Niyetler amellerin temelidir…
  3. Davanın sizin üzerinizdeki hakkı ana baba, eş dost, çoluk çocuk, iş aş ve arkadaş akraba haklarından önce gelir… Onun için hicret vardır… Önce dava demek önce Allah demektir…
  4. Resulullahın buyurduğu gibi İslam binasının çatısı cihattır… Çatısı olmayan bina dayanıksızdır… Yıkılmaya çürümeye mahkûmdur… Cihat ise silahla mücadele değildir sadece… Cihad cehd etmek gayret sarfetmektir… Yani iman ettiğini yaşama gayretinin adıdır cihad…Şehadet ise imani yaşamın tanıklığıdır…nasıl bir hayat yaşarsan hayat o yönde sana şahitlik eder…Şehid hayatını imanına tanık kılandır…
  5. Davanın haysiyetini koruyunuz… Geçmişten kalma ve gayri İslami alışkanlıklarınızı terk ediniz… Çünkü davetçinin yanlış hareketi davanın haysiyetine laf getirir… Hiçbir mazeret sizi yaptığınız yanlışta haklı kılmaz… Haklı olmaya değil hakka uymaya çalışınız…

33.İnfak ile nifak aynı köktendir… İlk inen emirlerin ilk sıralarında infak emri vardır…Medine de meydana gelen nifakın altında ise malperestlik yani infaksızlık vardır…Nifakın panzehiri infaktır… Unutmayın ki infaktan kaçanlar nifaka yakalanırlar…İnfakı çok olanın nifakı az olur…Yani infak ile nifak ters orantılıdır…Ancak infak etmek ile israf etmek birbiri ile karıştırılmamalıdır…Yeri geldiğinde her şeyinizi infak etmek durumunda kalırsanız gözünüzü kırpmayın…

  1. Gökten yağmur belli bir miktarda iniyorsa yılların suyu nasıl ki bir anda yeryüzüne indirilmiyorsa sizlerde işinizi düzenli ve miktarlı yapınız… Bireye yüklenebildiğini yükleyiniz… Allah kullarına güçlerinin yettiğini yükler ve güçlerinin yettiğince takva ister… Bir hastaya bütün ilaçları bir anda vermek hastayı hastalıktan kurtarmaz bilakis hastalığını arttırır… Onun için dava aşamasında davet alanınıza girenlere her şeyi bir anda yüklemeyin…
  2. Açığınızı herkese açmayın… Açığını herkese açanlar açıkta kalırlar ve açık kalırlar… Allah açığınızı örtmüşse siz açmayın… Açığınızla da yola devam etmeyin… Unutmayın yırtıklar dikilmezse daha da yırtılmaya devam eder…
  3. Bir davetçi şunu asla unutmamalıdır: “ Dava davetçiyi yaşatır, davetçi davayı değil…” Davasız insanın hayvandan bir farkı yoktur olamaz… Hatta hayvan dahi olamaz… Çünkü hayvanların dahi davaları vardır… Davası olmayana ot derler hâlbuki otun dahi bir davası bir devinimi vardır…
  4. Davetçi kürek işçisidir… Kürek sallamayan yol alamaz… Davetçi yürek çiftçisidir… Yürek çiftçisinin kullanım kılavuzu kurandır… Ekim alanlarınız yüreklerdir onun için yürekli olmalısınız… Yüreksizlere davada yer yoktur… Unutmayın ki Bedir’i yürekliler kazandı Uhud’u yüreksizler kaybettirdi… Yürekli olmak için korkuyu geçmek şarttır… Korkuyu geçmezseniz korkunç duruma düşersiniz… Yalnızca Allah’tan korkmak korkunun tek ilacıdır… Yalnızca Allah’tan korkmak için Allah’ı hakkıyla tanımak şarttır…
  5. Öfkenizi kontrol altına alınız… Öfkenizi kontrol altına almazsanız öfkenin kontrolüne girersiniz… Öfke ise şeytanın kontrolündedir…
  6. Andıklarınız anladıklarınızdır… Anladıklarınız ise kendilerine an ayırdıklarınızdır… An vermeden anlama olmaz, anlama olmadan da anma olmaz… Onun için Kurana an verin ki anlayasınız, peygamberleri anlayın ki anasınız… Yunus’un düştüğü karanlığa girmeyen “Sübhaneke Allahümme la ilahe illa ente inni küntü mine’z zalimin” feryadını nereden anlasın… Yunus’u anlayan o karanlığa düştüğünde bu feryadı nasıl anmasın…
Tagged with: , ,
Cahit Karaalp

View all contributions by Cahit Karaalp

Website: http://www.cahitkaraalp.com

Similar articles

Yorum Yazın

E Mail hesabını kimseyle paylaşılmayacaktır. Girilmesi zorunlu olan yerler belirtilmiştir.

Takvim

Kasım 2014
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930