Herhangi birimize; “çok meşhur bir kalemden senin hayatının konu alındığı bir kitap çıkmış, kitap seni tüm yönlerinle incelemiş, artılarını eksilerini vs. her şeyini konu almış…” denilseydi o kitabı bir an önce temin edip okumaya çalışmaz mıydık? İşte o kitap “KUR’AN”…
Seni sana anlatan kitap… Allah buyuruyor; “leküm fihi zikruküm”… O kitap, sizi size anlatır… “Sizi siz eden” değerleri ve “sizi sizden eden faktörleri“ konu alır… Kur’an, Allah ve insan ilişkisini işler, Allah ve insanı anlatır… Allah’ın ne yaptığını ve insanın ne yapması gerektiğini söyler…
Kuran, Allah ve insan ilişkisinin kâinat üzerindeki etkisini anlatır… Bir de Kur’an’da Allah ve insan ilişkisini bozmaya çabalayan bir arabozucu olarak şeytan ile İnsan ve Allah ilişkisinin imarı ve devamı için çalışan melekler işlenir…
Kâinatta ilk tartışma konusudur insan… İlk yarışmanın galibidir insan… Şeytanı çatlatan melekleri kendisine hayran bırakandır insan… Hayat mektebinde ilk dersini Allah’tan alandır insan… Yeryüzünde kendini okuyabilen bir ayettir insan…
Var edilmek seçilmektir… Ey insan! Sen yaratılmışlar kervanına katılmakla seçilmişler kervanına katıldın… İnsan olarak değil de bir sürüngen, bir kuş, bir kedi, bir haşere olarakta yaratılabilirdin… Ama sen en güzel kıvamda yaratıldın… Hala seni seçeni seçmeyecek misin? Unutma! Seçilmek seçkin olmayı gerektirir… Var edilmiş olman sana değer olarak yeter değil mi?
Varlığı anlamlı kılan senin varlığındır… Ey İnsan! Onun için sormuştu Allah âdeme isimleri söyle diye? O da söylemişti bir bir… Yere yıkılmıştı şeytani kibir… Melekler secdeye varmıştı… Varlık anlamını Âdem’in dilinde yakalamıştı… Anlamı Allah’tan al ki hayatı anlamlı kılasın… Değilse hayatı fesada boğarsın…
Ufkunu aç, ufuklara bak, tüm âlemde yazılı bir ayet var: “Emaneti dağ taş değil insan yüklendi” yani kâinat sana bakıyor… Ey İnsan! Sen ne kadar iyi olursan kâinat rahmet olur… Değilse zillet, zahmet, felaket kaçınılmaz olur… Tek yolun var: “Emaneti sahibine aldığın gibi ulaştırman…” İşte o zaman emin olursun, mümin olursun… Değilse hainlik postuna kurulursun…
Ey İnsanlar! Elinizi, elinizi verene uzatın… Ki elinizi verenin eli, size uzanmaya devam etsin… Allahın iki eliyle yarattığını, siz iki elinizle bozmaya kalkmayın… Kur’an’da “eyd” yani “el” Hz. Davud ve Süleyman kıssaları bağlamında, beceri anlamında kullanılır… “El sahibi olmak, beceri sahibi olmak” demektir… Ellerinizle Allah’ın ipi olan Kur’an’a sımsıkı sarılın ki hayatı güzel yaşama becerisini elde edebilesiniz…
İnsanoğlunun hayat defterinde iki kelime yazılıdır: Şükür ve Küfür… Bu iki kelime birbirinin zıddıdır… İkisinden birini tercih etmelisin… Ya küfürle ya şükürle yola devam etmelisin… İman şükrün, inkâr küfrün şübesidir… Şükrü artanın imanı, küfrü artanın inkârı artar… Şükredene izzet, küfredene zillet var… Ey insan imanına iman, hayatına şükür kat… Değilse akıbet olur berbat…
Kötü akibetlere düçar olmamak, hayatı doğru yaşayabilmek, Allah’la aramızı bozmamak için “ittika ve felah formülü” olan Kur’an’a yönelmeliyiz… Kur’an’ı anlamaya çalışmalıyız… Kur’an’ı okuma metodumuz peygamber metoduna uymadıkça başarıya ulaşmamız mümkün olmayacaktır…
Peygamberimiz; “Emir olunduğun gibi dosdoğru ol”(Hud,112) ayeti beni yaşlandırdı diyor… Aslında bu söz, bir yönüyle bize Hz. Peygamberin Kur’an’ı nasıl okuduğunu anlatıyor…”KUR’AN’I SORUMLULUK BİLİNCİNDE OKUMA” Resulullahın Kur’an’ı okuma metodu idi… Eğer bu ayet bizi yaşlandırmıyorsa Kur’an’ı, peygamber metodunun aksine “sorumsuzca” okuduğumuz içindir… Kur’an’ı “sorumluluğumuzu” ve “duyarlılığımızı” kuşanarak okumalıyız ki Kur’an hayatımıza değer katsın…
Unutmayın! Vahyi taşımayanlar taşlaşır, vahyi taşıyanlar ise taçlaşır… Başa taç olmak isteyenler başlarına, akıllarına vahyi taç etsinler…
30. 11. 2014
Yorum Yazın