TÜRKİYE BÜYÜMEMELİ, BÖLÜNMELİ OYUNU
— 19 Ağustos 2015
11
Türkiye oyuna getirildi… AK Partiden önce iktidara gelen 28 Şubatçılar Batının oyununa geldiler… Ya da onlarda bu oyunun maşasıydılar… 1999 yılında Abdullah Öcalan Türkiye’ye teslim edildi… Öcalan’ın neden teslim edildiği ve bunun karşılığında nelerin istendiği sorgulanmalı…
Öcalan artık ipe sapa gelmiyor, kural dinlemiyor, örgütte tek lider kalabilmek için kendinden başka baş tanımıyordu… Abdullah Öcalan yönetimindeki PKK örgütünün tek yerden yönetilmesi ABD, İsrail ve Avrupalıların işine gelmiyordu… Öcalan artık teslim edilmeliydi… Örgütte tek başlılık bitmeliydi… PKK’ya verdiği destek ile örgüt üzerinde etkin ve yetkin olmak isteyen Dış güçlere göre artık yeni bir süreç başlamalıydı…
Bu sürece göre Abdullah Öcalan Türkiye’ye teslim edilecek, bir ömür içerde yaşayacak, halk tarafından kutsanacak, halk ona minnet duyacak, Öcalan halk kahramanı olarak kalacaktı… Örgüt farklı kanatlara bölünecek, örgüt içinde çok başlılık olacak, Kürt halkı Öcalan’ın hapisten kurtarılması mücadelesine inandırılacak ve böylelikle dış güçler Ortadoğu’da istedikleri gibi at koşturacaklardı…
Öcalan kendisine destek veren güçler tarafından satılmıştı… Türkiye ile pazarlık konusu edilmişti… İdam edilmeyecek, krallar gibi yaşatılacaktı… Bunun karşılığında Doğu ve Güneydoğu’da Hizbullah bitirilecek, medya vs. araçlarla halkın gönlünden de silinecekti… Neden mi? Çünkü Hizbullah bölgenin denge unsuru idi… İslam’ın hamisi idi… Hizbullah bu bölgede yaşadığı, etkisi kırılmadığı sürece PKK bölgede dış güçlerin taşeronluğunu yapamayacaktı…
Ve 2000’de Düğmeye basıldı… Derin devlet ve Fethullahçı yapılanma işbirliği ile Hizbullah etkisiz hale getirildi… Öcalan’ın teslim edilmesi ile hiçbir zaman iktidar olamayacak partiler iktidar ortağı oldular… Bölgede temizlenen Hizbullah’ın yerine PKK yerleşmeye, etkinleşmeye başladı… Hizbullahi Müslümanlar yalan yanlış mazeretlerle içeriye alındı… Karalama operasyonları yapıldı… Caniler işledikleri cinayetleri Hizbullah’a yükledi… Hizbullah, paralel ve işbirlikçi medyada “Hizbu’l- Vahşet” olarak gösterildi…
Hizbullah’ın etkisi kırıldıktan sonra bölge Fethullahçılara ve PKK’ya teslim edildi… PKK bir yandan şehir yapılanmasına ağırlık verirken, Ecevit destekli Paralel Fethullahçı örgüt ise bölgede hızla büyüdü… Ne hikmetse Paralel Yapı ile PKK karşıt görünmelerine rağmen birbirlerine hiç ilişmiyorlardı… Görünen çatışmacı söylemin ardında meğer ittifak varmış… Bu ittifak bugün gün yüzüne çıktı… Devlet uyutuldu, PKK ve Paralel yapı güçlendirildi… Bölgede islami hassasiyet zayıflatıldı…
Bu durum AK Partinin güçsüz olduğu ilk dönemlerde de devam etti… Paralel yapı AK Partinin zayıflığından faydalanmak istedi… AK Parti yeni ve tecrübesizdi… Devleti idare etmek kolay değildi…
Paralel yapı, emniyetteki örgütlenmesi ve adli yapılanması ile Ergenekon ve KCK operasyonları yaptı… Amacı artık kontrol edilemeyen derin güçleri ve Fethullahçı büyümenin önünde engel olan komutanları tasfiye edip yerlerine geçmekti… Yani Ergenekon yerine Fethullahçı yapılanmanın devletin derinliklerine kök salmasını sağlamaktı…
Paralel yapı, KCK operasyonları ile halk nazarında Ergenekon üzerine gidilmesini normalleştiriyor hem de PKK’nın şehir yapılanmasını yenilenmesini, güçlenmesini sağlıyordu… Çözüm sürecinin aktörlüğünü yapan Paralel Yapı devleti kandırıyor, Kürt sorununu çözmek için devletten aldığı sınırsız gücü devleti sınırlamak için kullanıyordu…
Ergenekon ve KCK adı altında olan biten bir oyundu, bu oyunda birçok masumun hayatı ile oynandı… Paralel yapılanma oluşumunu tamamladıktan sonra hem KCK’yı hem de Ergenekon’u tahliye etti… Bütün bu oyunlar ne uğruna? Fethullahçı hâkimiyet uğuna mı? Değil… Dış güçlerin emellerini gerçekleştirmek, bu emelleri gerçekleştirirken de ülkeye hâkimiyet sağlamak için… Yani “Türkiye büyümemeli, bölünmeli” oyununu gerçekleştirmek için…
ABD, İsrail ve Avrupa’nın iki maşası olan PKK ve Paralel Nifak Çetesi bu oyunlar sonucunda güçlendi… Devletin içine çöreklenmiş paralel unsurlar gün geçtikçe iktidarın gücünü kullanarak büyüdü… Öyle ki tek güç haline geldiler… Devlet içinde devlet oldular… İktidara başkaldıracak kadar mağrur oldular, şeytan kendilerini yalnız bırakınca da mağdur edebiyatı yapmaya başladılar…
AK Parti olan biteni görüyor ama müdahale için zaman ve zemin arıyordu… Fethullahçı Örgüt, Erdoğan’a karşı ilerde yapılacak Operasyonların hazırlıklarını gizliden gizliye yaparlarken Erdoğan da ekibi ile birlikte bunlara karşı tedbirini almaktaydı… Erdoğan bu paralel ihanet şebekesinin hainliğini erken fark etmemiş ve tedbirini almamış olsaydı 17 ve 21 Aralık Operasyonlarında kaybeden taraf olacaktı…
Ve şimdi eski ortaklar birleşti… PKK ve Paralel Nifak Çetesi el ele verdi… Zannetmeyin ki PKK bu operasyonları tek başına bir yerlerden destek almadan yapıyor… Değil… İç desteği Paralel Nifak çetesi veriyor… Zaten seçimlerde Paralel Nifak Çetesi HDP için çalışmadı mı?
Erdoğan neden iç ve dış hainlerin hedefi oldu? Çünkü Ortadoğu’da oyunbozan, Dünya müstekbirlerine başkaldıran, Ülkeyi ihanet şebekelerine peşkeş çekmeyen tek lider… Muhalefet, hain güçler, dış güçler hepsinin hedefi Erdoğan’ı bitirmekse halk Erdoğan’ın etrafında kenetlenmeli… Korkma ey halkım, Erdoğan oyun değil oyunbozandır… Bizlerde zalimlerin oyunu bozan bu liderin etrafında kenetlenmeliyiz…
Bu süreçte AK Parti geçmiş hataları telafi etmelidir… Paralel yapı ile mücadeleyi etkinleştirmeli ve bölgede güçsüz hale getirilen Hizbullahi müslümanların üzerindeki baskıyı bitirmelidir… İllegal bir yapılanması bulunmayan, Partileşen, dernekleşen Mustazaflar cemiyetinin elini güçlendirilmelidir… Devlet Doğu ve Güneydoğu’da hain güçlerin baskı ve zulümleri altında mücadele veren bu Müslümanları geçmiş yanlış algılara mahkûm etmemelidir…
İktidar, zindanlarda çürüyen, iftiralara maruz kalmış, rabbim Allah’tır demekten başka suçu olmayan Hizbullah davasından içeriye alınmış, paralel yapının hâkimlerinde hüküm verilmiş Müslümanları salmalı ve bu zulüm bitirilmelidir…
Çözüm süreci bitirilmemeli, ama muhataplar değişmeli ya da geniş kitleler muhatap alınmalıdır… Bölgede hizmet veren cemaatler, partiler, dernekler muhatap alınmalı ve tek muhatap dönemi sona erdirilmelidir… Çözüm süreci çatışmasızlık süreci değil hakların sahiplerine verilmesi ve geçmiş hataları telafisi süreci olmalıdır…
Bölgenin selameti için bu adımlar atılmalıdır… HÜDA Par ve AK Parti el ele verirlerse bu bölge huzur bulacaktır… Değilse hain güçler bölgede cirit atmaya devam edeceklerdir…
19. 08. 2015
Yorum Yazın