HZ. PEYGAMBERİN “ÜÇ KONUMU” – 1

0 107

Kur’an, Hz. Peygamberi bizlere örnek olarak göstermekte ve ona uymamız halinde Rabbimizin bizleri seveceğini müjdelemektedir… O halde Peygambere hangi konularda uyup uymayacağımızı, hangi durumlarda örnek almamız gerektiğini irdelememiz gerekmektedir…
Peygamberimizin hayatı boyunca sergilediği tutum ve davranışları üç konumda değerlendirebiliriz… Birinci olarak Hz. Peygamberin beşer olarak yaptıklarından yola çıkarak beşeri konumunu, ikinci olarak Hz. Peygamberin yerli halk olarak yaşadığı muhitin gelenek ve göreneklerine göre yapmış olduğu davranışlardan yola çıkarak yöresel konumunu ve üçüncü olarak peygamber olarak söyleyip, yaptıklarından yola çıkarak peygamber konumunu değerlendirebiliriz…
Maalesef Hz. Peygamberin örnekliği anlatılırken beşeri ve yerli halk konumunda yaptıkları ile Peygamber olarak yaptıkları arasına ayırım konulmamaktadır… Hz. Peygamberin beşeri ve yöresel konumları isteğe binaen taklit edilebilir ama sünnet olarak dayatılamaz… Hz. Peygamberin uyulması ve örnek alınması gereken konumu ise Peygamberlik konumudur… Peygamberimizin bu konumda devamlı yaptığı ve yapılmasını öğütlediği şeyler sünnet olarak değerlendirilmelidir…
Şimdi konuyu biraz daha açalım ve ne demek istediğimizi bazı örneklerle işlemeye çalışalım… Peygamberimiz herkes gibi bir beşerdi… Beşer olduğunu gözler gördü, tarih şahit oldu, Kur’an dile getirdi… Her beşer gibi onun da istek ve arzuları, sevinçleri, hüznü, şehveti ve öfkesi vs. vardı… O da bizler gibi yer içer, konuşur, hacet giderir, gezer, hüzünlenir, sevinir, ağlar, güler, heyecanlanır, canı sıkılır, hastalanır, alış veriş yapardı…
Bir Peygamberin beşer olmasını kabullenmeyen müşriklerden farklı olarak kimi Müslümanlar Kur’an’da yazdığı şekli ile Hz. Peygamberin beşer olduğuna iman ettiler ama beşer olmasını kabullenemediler… Kur’an’ın beşer vurgusuna ek olarak “la kel beşer- beşer gibi değil” şerhini koydular, uydurma rivayetlerle “la ke’l-beşer- beşer gibi değil, fevka’l-beşer-beşer üstü” olağanüstü beşer peygamber anlayışını Müslüman zihinlere enjekte ettiler…
Öyle ki avama; “…Ama peygamber öyle yapmadı, böyle yaptı” dediğimizde bizlere; “o peygamber sen peygamber misin” demektedirler… Sanki Hz. Muhammed’in peygamber olması onun gibi davranılamayacağı anlamına gelmiştir… Bu anlayış ise Kur’an’a terstir… Kur’an’a muğayir bu anlayışı avam zihinlere eken maalesef aşağıda zikredeceğimiz uydurma rivayetlerdir….
Hz. Peygamber hakkında olağanüstü beşer algısı oluşturanlar, belki de Peygamberi aşırı seven ve bu aşırı sevginin yanlışa sürüklediği insanlardı… Belki de olağanüstü beşer algısını, Kur’an’ın dile getirdiği peygamber algısını yıkmaya çalışan gayri Müslimler de yerleştirmeye çalışmış ve bunun için uydurmaları yaymış olabilirler… Kim ve hangi sebeple uydurmuş olursa olsun beşer üstü-olağanüstü beşer algısının Peygamber hakkında yaygınlaşmış olması bizlerin din algısına zarar vermiştir…
Maalesef olağanüstü beşer algısını yerleştirenler; meleklerin ameliyat etmesi ile kalbinden şeytan payı alınan, teri misk kokan, terinden gül yaratılan, sünnetli doğan, Nur’dan yaratılan, bulutla gölgelenen, bevli şifa olan, cinsel gücü normal insanlardan farklı olan, tükrüğü bereket olan, kılı zafer getiren, dağ-taş ve ağaçlarla konuşan, anne- babasını diriltip iman ettiren,
Cennetin kapısına adı yazılan, Âdem’in affına sebep olan, doğumu önceden müjdelenen, peygamber olacağı rahiplerce bildirilen, çocukluğunda gittiği yere bereket götüren, âlemde ne var ne yok uğruna, yüzü suyu hürmetine yaratılan peygamber gibi uydurma rivayetlerle halkın din anlayışını zehirlemişlerdir… Böyle bir beşer nasıl örnek alınabilir ki?
Hz. Peygamber yetiştiği coğrafyada iklim gereği yaptığı tercihler, çocukluğundan beri edindiği alışkanlıklar, sevdiği yemekler, giydiği elbise türünün yün vs. olması, yürüme şekli, konuşma tarzı, gülmesi, ağlamsı, dinlenmesi, uyuması vs. durumlar beşeri yapısının gereğidir ve her insanda bulunması gereken ortak özelliklerdir…
Herkesin sevdiği yemek, giyeceği elbise türü, kanuşma şekli farklı olabilir… Bu konularda peygamberi taklit etmek gerekmez… Taklit etmek isteyen de kınanmaz… Hz. Ömer ve oğlunun örneği gibi… Hz. Ömer, Peygamberi taklit etmez ama Ömer’in oğlu Abdullah ise Peygamberi taklit etmeyi sever…
Unutmayın! Bizler peygamberimizi taklit etmekle değil tahkik ve tetkik etmekle, örnek almakla emrolunduk… Beşer üstü peygamber algısını yıkıp beşer peygamber algısını yerleştirmeliyiz… Değilse örnek alınamaz bir peygamber profili ile karşı karşıya kalmaya devam edeceğiz…
DEVAMI GELECEK…
13. 09. 2016

Cahit Karaalp

View all contributions by Cahit Karaalp

Website: http://www.cahitkaraalp.com

Similar articles

Yorum Yazın

E Mail hesabını kimseyle paylaşılmayacaktır. Girilmesi zorunlu olan yerler belirtilmiştir.

Takvim

Eylül 2016
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
2627282930