Geçen gün marketten alış veriş yapmış eve geliyordum ellerim dolu ve yüküm ağırdı, kar yağıyor ve trafik sıkışıktı… Şehiriçi otobüsleri durmuyordu… Özel aracım olmadığı için mecburen uzun yolu adımlayacaktım… Baktım ilerde bir genç bana bakıp duruyor…
Kendi kendime; “bu genç neden bana bakıp duruyor?” Yoksa beni tanıyor m? benle konuşmak mı istiyor? Sorularını sormaya başladım ki genç yanıma yaklaşarak; “yardım edebilir miyim?” Diye sordu… Teşekkür ettim “ben taşırım sağolun” dedim ise de “lütfen zaten yukarıya çıkıyorum, yükünüz ağır, elimde boş, izin verin yardım edeyim” deyince eline biraz poşet verdim, teşekkür ettim… Bir yandan da “Allah Allah bu genç şimdi bana neden yardım ediyor ki yoksa beni sohbetlerimden mi biliyor, üniversiteden mi beni tanıyor” düşünmeye başlamıştım…
Genç kardeşime nereli olduğunu sordum “Diyarbakır” dedi… Nerede okuduğunu sordum “ben fabrika işçisiyim işten geliyorum” dedi… Neden burada çalıştığını sordum “kardeşlerim okuyor bende onların başında duruyorum okumaları için çalışıyorum” dedi… Hayran kaldım kendisine…
Anası babası Diyarbakır’da kendisi ise burada çalışıyormuş… Kardeşlerine bakıyormuş, okumaları için çalışıyormuş… Evli olup olmadığını sordum “değilim hocam” dedi… Bende kendimi tanıttım… Ve kendisine; “insanlar bencil, benci, beleşçi olmuş sen neden yardım ediyorsun?” sorusunu sorduğum da “hocam insanlık namına” dedi…
Bir fabrika işçisi bana ders vermişti davranışı ile… Dersler sadece üniversite amfilerinde, sohbet meclislerinde verilmiyormuş meğer… Ders almak için sokaklar dahi sınıf olarak yeter… Ve kendi kendime söylendim; “dert etme insanlık ölmedi daha”…
Kardeşin kardeşi sömürdüğü, vurdumduymazlığın tavan yaptığı, bencilliğin hayat felsefesi haline geldiği, insanların kendilerinden başka kimseleri düşünmedikleri, kendi menfaatlerinden başkasını düşleyemedikleri bu zamanda böylesi insanların yaşadığını bilmek bana hem mutluluk hem umut verdi…
Anladım ki bu hayatta kendilerinden başkalarını düşünenlerde varmış, kendi hayatlarını hiçe sayıp kardeşlerini el üstünde tutan, mum gibi yanıp etrafını aydınlatmaya çalışan insanlar da varmış… Ne mutlu bu fedakarlara, insanlıktan başka dertleri olmayanlara, hesapsız ve çıkarsız iyilikte bulunanlara…
Gencin yaptığı aslında normal ve olması gerekendi… Ama gel gör ki öyle bir zamanda yaşıyoruz ki bu hareket bile bize büyük geliyor… Çünkü fedakârlıklar azaldı, kar fedaya öncelendi, kar umulmayan yere fedakârlık yapılmaz oldu… O tanımadığım genç bana eve kadar yardım etti sonra yoluna devam etti…
Aklıma ilk gelen şey bana rabbimin vermek istediği dersti… Adeta rabbim bana; “aldırma, yılma bu şehir dışardan gelen ama tertemiz yüreğe sahip adamları bağrına basmıştır… Bu şehirde kötüler değil iyiler ve iyilik kazanacaktır… İyiliğe cahili mantıkla savaş açanlar kaybedecektir…”
Birilerinin insanlığını kaybetmesi, insanlığın büsbütün kaybolduğu anlamına gelmiyor… İyilik kötülere rağmen bu gibi güzel insanların eliyle yaşamaya devam ediyor…
Sünnetullahtır; kötüler değil iyiler kazanacaktır…
01. 01. 2017
Yorum Yazın