KUR’AN’DA “ÜÇ SAVUNMA”

0 546

Bakara suresi 30-38 arası ayetler insanlığın yaratılış serüveninde gelişen bazı olaylardan söz eder. Bu olay örgüsünde Melekler, İblis/Şeytan ve Âdem başrolü çeker. Olay Adem’in Allah tarafından seçilmesi ile başlar, secde emri ile devam eder ve 3 savunma ile nihayete erer.

Birinci Savunma Meleklerin:

Melekler yeryüzüne birinin varis olacağını duyduklarında; “biz senin emrine amade iken ve seni yüceltip dururken neden kan dökecek fesat çıkaracak biri yeryüzüne egemen olacak” dediler, peşin hükümlü davrandılar, bilmedikleri işin ardına düştüler, Allah’ın hikmetini sual ettiler, Allah “bilmediğinizi bilirim” dedi ve onları bazı isimlerle denedi, isimleri bilmediler ve elendiler. Bu olayın sonunda kendilerini; “bize bildirdiğinden başkasını bilmeyiz” sözleri ile savundular.

İnsanın meleklerin de bilmediği bir hikmetin fiili olduğunu, vahiy bilgisi olmadan gerçek bilgiye ve ilahi hikmete ulaşılamayacağını öğrenmekteyiz bu savunmadan. Bu savunmada hikmetinden sual olunmayan(!) rabbimizin hikmetinin sual edildiğini de görmüş bulunmaktayız. Bu durumda her işte bir hikmet var diyerek sorgu yolunu kapatanlara, şeyhlerini, üstadlarını, liderlerini, geleneklerini, mezhep ve meşreplerini sorgulamayanlara bir sual düşüyor “melekler yanlış mı yaptılar?” Sormak ile sorgulamak farklı şeylerdir.

Rabbin hikmetinden sual olunur elbette ama sorgulanmaz. Melekler “Allah yaptığına göre bir bildiği vardır” diyerek susmadılar, sordular, akıllarını, iradelerini durdurmadılar. Bu savunmadan bize düşen bir diğer ders ise peşin hükümlü olmamaktır. Zira melekler insan hakkında peşin hükümlü idiler Allah ise onlara bilmedikleri şeylerin olduğunu söyleyerek “peşin hükümlü” olmalarının yanlış olduğunu isimlerle gösterdi.

İkinci Savunma İblis’in:

Meleklere secde emri verildiğinde tüm melekler secde etmiş ama İblis/Şeytan secde etmekten kaçınmıştı. Allah kendisine “secde emrine neden itaat etmediğini” sorduğunda İblis, “kendisinin ateşten, Âdem’in topraktan yaratıldığını, ateşin topraktan üstün olduğunu dolayısı ile kendisinin Âdem’den üstün olduğunu” söyleyerek yaptığı yanlış eylemi savunmuştu. İblis, Allah’ın secde emrini ihtiraslarına yenik düşerek yanlış okumuştu. Hâlbuki Allah, Âdem’in kendisinden üstün olduğunu ve üstün olduğu için ona secde etmesi gerektiğini söylememişti. Tam aksine şeytan içinde beslediği duygular ve ön yargılarla vahyi algılamıştı. Vahyi olduğu gibi değil algıladığı gibi yorumlamıştı. Dolayısı ile vahyi ilk yanlış okuyan, hakikate ihtiras perdesinden ilk bakan şeytan olmuştu.

Şeytan üstte olmanın üstünlük anlamına gelmediğini anlamamıştı. Kendisinin üstte olmasını üstünlük zannetmişti. Hâlbuki üst olmak üstünlük sebebi değildi. Makamlar üstünlüğe göre değil ehliyete göre verilirdi. Şeytani mantık olayları, olguları ve sözleri bağlamından koparır olması gerektiği gibi değil işine geldiği gibi yorumlar. Bunun için şeytandan daha çok şeytani mantığı tanımamız ve sakınmamız gerekir. Değilse şeytanlaşmak kaçınılmaz bir hal alır.

Şeytan bu savunması ile yanlışlarını çoğalttı. Yanlış yapmanın değil yanlışta ısrarcı olmanın asıl yanlış olduğunu anlamadı. İblis’in yanlış yapması gayet doğaldı ama yaptığı yanlışı temellendirmesi, yanlışın felsefesini oluşturması doğru değildi. Temellendirilen, felsefesi oluşturulan yanlışlar başka yanlışların olacağının da habercisidir. Allah’ın kovduğu şeytandan daha çok bu şeytanlaşma mantığı idi. Bu mantığa sahip olan herkesin potansiyel şeytan olduğunu öğrenmekteyiz bu kıssadan.

Üçüncü Savunma Hz. Âdem’in:

Hz. Âdem cennete/bahçeye yerleştikten sonra şeytanın vesvesesine kanmış ve yasak meyveden yemişti. Bunun üzerine Allah kendisine neden yasağa uymadığını sorduğunda Adem ve eşi; “biz kendimize zulmettik, bizi affetmez bağışlamazsan zalimlerden oluruz” sözleri ile savunmuş hatalarını kabullenmişlerdi. Bunun üzerine Allah tövbelerini kabul etmiş ama kendilerini bulundukları cennetten/bahçeden göndermişti.

Âdem’in yanlıştan dönmesine, tövbe etmesine rağmen bulunduğu mekândan kovulması, her günahın insandan bir şeyler götürdüğünü, her günahın gönülde bir “ahh” yarası açtığını, tövbe ile günahın affedileceğini ama tövbenin kayıpları telafi etmeyeceğini öğretmiştir. Hz. Adem’in yerinden edilmesi rahattan, huzurdan sürgünün günahla başladığını göstermektedir.

Âdem’i yanlışa sevkeden sebepler zaafları idi. Melek olmak ve ebedi yaşamak isteyen Âdem düşmanları tarafından zaaflarından vurulacağını bilmiyordu. Zaaflar insanın zayıf noktalarıdır. Şeytanlar, şeytani mantığa sahip olanlar insanları hep zaafları ile vururlar. Onun için zaaflarımızı bilmeli ve zayıf noktalarımızı taarruza karşı güçlendirmeliyiz.

Bu üç savunmadan meleklerin ve Hz. Âdem’in hadlerini bildiğini, şeytanın ise haddini aştığın öğrenmekteyiz. Üç savununun ilki(meleklerin savunusu) eksik bilginin insanı yanlışa götürdüğünü, ikinci savunu(şeytanın) bilginin yanlış yorumlandığını, aklın ön yargılara göre hüküm verdiğini, sapmış aklın doğruya ulaştırmayacağını, üçüncü savunu(Adem’in) vahyi dinlememenin, zaaflara yenik düşmenin, düşmana güvenmenin yanlışlı olduğunu anlatır.

İnsanlığın hayata adım attığı bu ilk günde yapılan üç savunma ile bizlere birçok mesaj verilmektedir. Melekler secde ederek pişmanlıklarını eyleme geçirdiler, yanlışlarını telafi ettiler, Allah’ın gözde kulları oldular. İblis secde etmeyerek hatasını büyüttü, dönülmez bir yola, önü alınmaz bir sona ilerledi, rabbinden uzaklaştı “şeytan/rabbinden uzaklaşan” adını aldı. Hz. Âdem pişmanlığını sözlerine yansıttı, hatasını anladı cennetten uzaklaştı ama rabbinden uzaklaşmadı, seçkin kul oldu. Bu kıssa bizlere yanlıştan dönemin izzete, yanlışta ısrar etmenin zillete kapı aralayacağının mesajını vermektedir.

Bu üç savunudan şu öğüdü çıkarabiliriz:

“Ey insan! Bilgilen, bilginin talibi ol ama ön yargılı peşin hükümlü olma, aklını doğru kullan, yanlışında ısrarcı olma, zaaflarına yenik düşme, haddini bil, kendine gel, rabbine dön…”

05. 08. 2019

Tagged with: , , , ,
Cahit Karaalp

View all contributions by Cahit Karaalp

Website: http://www.cahitkaraalp.com

Similar articles

Yorum Yazın

E Mail hesabını kimseyle paylaşılmayacaktır. Girilmesi zorunlu olan yerler belirtilmiştir.

Takvim

Ağustos 2019
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
262728293031